Sürdürülebilirlik hayatımızın pek çok alanında karşımıza çıkmaya başlayan bir kavram olarak, beslenme alanında da önemli bir yere sahiptir. Doğal kaynaklarımızın azaldığı bu dönemde dünyanın bir kesiminde gıda ve su israfı yüksek seviyelerde iken diğer yandan, pek çok insan temiz ve güvenli gıda ve suya ulaşımda sıkıntı çekmektedir. Daha yaşanabilir bir dünya için sürdürülebilir sağlıklı beslenme, gıda israfını azaltmayı, çevreye en az zarar verecek şekilde beslenmeyi ve beslenmeye bağlı bulaşıcı olmayan hastalık riskini en aza indirmeyi hedeflemektedir.
Dünya Sağlık Örgütü(WHO) ve Gıda Tarım Örgütü (FAO)’nün 2019 yılında yayınladığı rapora göre, sürdürülebilir sağlıklı diyetler, bireylerin sağlığını ve iyilik halini tüm yönleriyle ile geliştiren, düşük çevresel baskıya ve etkiye sahip olan, ulaşılabilir, karşılanabilir, güvenli, yeterli ve kültürel olarak kabul edilebilir diyet örüntüleridir. Sürdürülebilir sağlıklı beslenmenin hedefi, tüm bireylerin optimal büyüme ve gelişmelerini sağlamak, günümüz ve gelecek nesillerin tüm yaşam evrelerinde fonksiyonel, fiziksel, zihinsel ve sosyal yönden iyilik halini desteklemek, tüm malnütrisyon( yetersiz beslenme, mikro besin öğeleri yetersizlikleri, fazla kiloluluk ve obezite) türlerinin önlenmesine katkıda bulunmak, beslenmeye bağlı bulaşıcı olmayan hastalıklar riskini azaltmak ve biyoçeşitlilik ve gezegen sağlığının korunmasını desteklemektir(1)
Günümüzde tarımsal aktiviteler ve gıda sistemleri doğa üzerinde büyük bir olumsuz etkiye sahiptir. Şu anki gıda üretim sistemleri sera gazı emisyonlarının %20-35’ni oluştururken, ormanların tahrip edilmesine ve biyoçeşitliliğin kaybına neden olmaktadır (3). Tarımsal faaliyetler ise tatlı su kaynaklarının %70’nin kullanılmasından ve kirliliğinden sorumludur(3).Bunun yanı sıra tarım arazileri dünyadaki toprak kullanımının %48’ni kapsamaktadır(4). Sürdürülebilirliği olmayan ve sağlığa olumsuz etkisi bulunan gıda üretimleri insan sağlığı ve dünya için büyük risk oluşturmaktadır(4).
FAO’nun raporuna göre, 2018 yılında dünyanın çeşitli yerlerinden 1.3 milyar insanın orta düzeyde besin güvencesizliği yaşadığı ve dünya üzerinde 820 milyon insanın her gece yatağa aç girdiği bilinmektedir (1). Sürdürülebilir yaşam hedeflerinden birisi de dünya üzerindeki gıdaya ulaşımdaki adaletsizliği önlemektir bu nedenle sürdürülebilir tarım ve gıda üretim sistemleri büyük önem taşımaktadır. Madalyonun öteki yüzüne baktığımızda ise, aşırı ve sağlıksız beslenmeden ötürü 5 milyon yetişkin ve 5 yaşın altındaki 40 milyon çocuk fazla kiloludur (1). Buna ek olarak, sürdürülebilir olmayan sağlıksız beslenme biçimleri beslenmeye bağlı bulaşıcı olmayan hastalıkların (diyabet, obezite, kardiyovasküler hastalıklar, hipertansiyon, vb) ortaya çıkma riskini arttırmaktadır. Genel olarak kötü beslenmenin bireylerin sağlığı, iyilik hali ve üretkenliği üzerinde olumsuz bir etkisinin olması yanı sıra toplumlar için de sosyoekonomik olarak maliyeti çok yüksektir(1).
FAO’nun 2019 yılında yayınladığı raporunda, sürdürülebilir sağlıklı beslenme prensipleri sağlık, çevresel ve sosyokültürel etkileri olmak üzere 3 başlıkta incelenmiştir (1).
Sürdürülebilir Sağlıklı Beslenme Prensipleri
Sağlık Etkileri:
- Sürdürülebilir sağlıklı beslenme, yaşamın erken döneminde emzirmenin erken başlamasıyla, ilk altı ay sadece anne sütü ile beslenmeyle ve yeterli miktarda ek besinin yanı sıra 2 yaşına kadar devam eden anne sütü ile beslenmeyle başlar.
- Büyük oranda işlenmiş yiyecek ve içeceklerin sınırlanırken, çok çeşitli işlenmemiş veya çok az işlenmiş gıdalardan oluşur.
- Tam buğday, kuru baklagiller, yağlı tohumlar ve çeşitli sebze ve meyveleri içerir.
- Ilımlı miktarda yumurta, süt ve süt ürünleri, kümes hayvanları, balık ve çok az miktarda kırmızı et içerebilir.
- Güvenli ve temiz içme suyunu içerir.
- Sürdürülebilir beslenme, büyüme ve gelişme için yeterli miktarda enerji ve besin öğelerini içerir ve yaşam döngüsü boyunca aktif ve sağlıklı yaşam ihtiyaçlarını karşılar.
- Beslenmeye bağlı bulaşıcı olmayan hastalık riskini azaltır ve genel popülasyon için sağlık ve iyilik halini sağlar.
- Patojen, toksin ve besin kaynaklı hastalıklara yol açan diğer ajanları çok az(mümkünse hiç) oranda içerir.
Çevresel Etkileri:
- Sürdürülebilir sağlıklı diyetler, sera gazı emisyonlarını, su ve arazi kullanımını, nitrojen ve fosfor uygulamalarını ve kimyasal kirliliği belirlenen hedefler dahilinde tutulmasına yardımcı olurlar.
- Biyoçeşitliliğin muhafaza edilmesinde görevlidir.
- Gıda üretiminde hormonların ve antibiyotiklerinin kullanımının en aza indirilmesini sağlar.
- Gıda paketlemesinde plastik ve türevlerinin kullanımının en aza indirilmesini sağlar.
- Gıda kayıplarını ve atıklarını azaltır.
Sosyokültürel Etkileri:
- Sürdürülebilir sağlıklı beslenme, yerel kültüre, mutfak uygulamalarına, bilgi ve tüketim alışkanlıklarına ve gıdanın elde edilme, üretilme ve tüketilme şekline ilişkin değerler üzerine inşa edilmiş ve bunlara saygı duymaktadır.
- Ulaşılabilir ve arzu edilebilir bir beslenme türüdür.
- Özellikle belirli aktivitelere zaman ayırma ile ilgili olarak (örneğin yiyecek, su ve yakıt edinme satın alma ve hazırlama) cinsiyetle ilgili olumsuz etkilerden kaçınır.
Dyt. Tansu Arık
Kaynaklar:
- FAO/WHO. Sustainable healthy diets – Guiding principles. Rome, 2019.
- Fao, Burlingame B., Dernini S., NutritionAnd Consumer Protection Division, Sustainable Diets and Biodiversity, Directions and Solutions For Policy, Research and Action, Rome, 2010
- FAO Water for Sustainable Food and Agriculture:A report produced for the G20 Presidency of Germany, 2017
- Pekcan G A., Beslenme Diyet Dergisi, 2019;47(2):1-10, Sürdürülebilir Beslenme ve Beslenme Örüntüsü: Bitkisel Kaynaklı Beslenme