İzmir Su Politikaları Zirvesi’nin Ardından

İzmir Su Politikaları Zirvesi, 22-23 Mart 2021 tarihlerinde, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin organizatörlüğü ve ev sahipliğinde, EK-A’da yer alan program çerçevesinde, Fuar İzmir’de gerçekleştirilmiştir. Bahse konu zirveye, 11 büyükşehir belediye başkanı, büyükşehir olmayan 11 il belediye başkanı, İzmir’e yakın mesafede bulunan ilçe belediye başkanları, çok sayıda orta ve üst düzey belediye yöneticisi ile az sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi katılmıştır.

22 Mart 2021 Birinci Gün Faaliyetleri

Açılış Konuşmaları

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Danışmanı Alim Murathan, Dünyada ve ülkemizdeki su eksilmeleri ve su kıtlığına dikkat çekerek, zirvenin hedefleri olarak; Türkiye’nin su güvenliği için, mevcut politikaların dışında tespit edilen başka bir su yönetiminin mümkün olduğunun gündeme taşınması ve su tüketicileriyle birlikte Türkiye’de kendi suyumuzun geleceğini belirlemek olduğunu ifade etmiştir.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mustafa Özuslu, bu zirvenin 11 büyükşehir belediyesi tarafından suyun sürdürülebilirlik teması ile ele alınmasının, birlikte çalışma iradesi gösterilmesi ve böylesi buluşmalarla demokrasi kültürünün sürdürülmesi açısından önemli olduğunu vurgulamıştır. Özuslu, sürdürülebilir su yönetiminin yaşamsal olduğu kadar politik olduğunu da belirtmiştir. Başkan Vekili Özuslu, İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak, 19 Mart 2021 tarihinde “Doğayla Uyumlu Yaşam Stratejisi” adı altında, yeni kent stratejisini açıkladıklarını ifade etmiştir. Bu stratejiyle; doğal afetlere dirençli, refahı yüksek ve aynı zamanda biyolojik çeşitliliği koruyan döngüsel bir şehir inşa etme hedefinde, 2030 yılına kadar İzmir’in yol haritasının çizildiği belirtilmiştir.

On-line olarak katılan ikinci konuşmacı Almanya-Bonn Belediye Başkanı ve aynı zamanda Sürdürülebilir Kentler Eş Başkanları’ndan Katja Dörner, Birleşmiş Milletler şehri oluşunun 25. Yılının kutlayan Bonn kentinin, Birleşmiş Milletler sürdürülebilirlik merkezine dönüştüğünü belirtmiştir. Bonn şehrinin en geç 2035 yılında iklim zararsızlığına ulaşmasını amaçladıklarını belirten Dörner, sürdürülebilirlik için birlikte çalışma mesajları vermiştir.

On-line olarak katılan, Sürdürülebilir Kentler Birliği (ICLEI) Genel Sekreteri Gino Van Begin de yaptığı konuşmada, Cape-Town ve Berlin kentlerinden su tüketiminin azaltılmasıyla ilgili örnekler vererek, katılımcıları yeni bir iklim dayanışmasına ve su tüketiminin azaltılmasına yönelik yeni projeler yapılmasına davet etmiştir.

Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Projesi (UN-HABITAT) Genel Sekreteri Maimunah Mohd Sharif de yaptığı açılış konuşmasında, şehirleşmenin tüm dünyada devam ettiği dönemde içme suyu ve temizlik amaçlı su tedariki konusunda uzun süredir devam eden sıkıntıların, Covid-19 salgını ile daha da kötü duruma geldiğini belirtmiştir. Suya erişimin, sanayi ve hizmet sektörü ve şehir sakinlerinin en önemli ihtiyacı olduğuna dikkat çeken Sharif, ayrıca covid-19 salgınında sanitasyon ve hijyen hizmetleri için, özellikle gecekondu ve kaçak yerleşim bölgelerinde suya gereksinimin ön plana çıktığını ve bu kapsamda dünya genelinde 159 milyon kişinin ihtiyacı olan suya erişemediğini belirtmiştir. Sharif, yoksul kesimlerin suya erişimi için ödedikleri paranın normalden fazla olduğunu, 135 milyon kişinin su ve sabunu olmadan okula gittiğini, yeterli temizlik imkanlarından yoksun oldukları, ulusal ve yerel hükümetlerin kentsel gelişim planlarına gecekondu bölgelerini ve kaçak yerleşimleri dahil etmelerinin önemine dikkat çekmiştir. Sharif, yerel idarelerin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için kurumsal kapasitelerini güçlendirmesi gerektiğini, bu maksatla birlikte çalışarak, cesur hareket etmek gerektiğini vurgulamıştır.

Yukarıda bahse konu açılış konuşmaları, https://www.youtube.com/watch?v=YF44yGni5ZA&list=PLyUT51hkJuf1FJQmEtjA1ISeWBapfPKQQ&index=1 adresinde yer almaktadır.)

Birinci Oturum

Zirvede birinci gün açılış konuşmalarının ardından, ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Yazıcıgil’in başkanlığında başlayan ilk oturumda kürsüden ve on-line olarak çeşitli sunumlar gerçekleştirilmiştir.

“İklim Değişiklikleri: Kuraklık, Taşkın, Su Ve Yaşam İçin Ekosistemlerde Değişimler”başlığıyla aşağıdaki sunumlar yapılmıştır;

İspanyol Ulusal Araştırma Konseyi üyesi ve Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) Baş yazarlarından Dr. Sergio M.Vincente-Serrano,Küresel Meteorolojik Kuraklıklar, Akdeniz Havzasında İklim Değişiklikleri” konulu sunumunda; yakın geçmişte hiç görmediğimiz sıklıkta kuraklık olayları ile güçlü, gelip geçici yağışlar yaşandığını, atmosferdeki buharlaşma talebi arttığı için kuraklığında artacağını, gelecekte daha sıcak bir atmosferde yaşanacağını, yağış rejiminin Akdeniz havzasında son yıllarda belirgin bir şekilde azaldığını vurgulamıştır. Serrano, Akdeniz havzasında çeşitli derecelerde ısınmayı öngören senaryoların tamamında, oluşan kuraklık koşullarının daha da artacağını, iyi bir modelleme yapmaktan uzak olduğumuzu belirtmiştir. Dr. Serrano, su yönetiminin ileride bizler için daha zorlayıcı olacağını ifade ederek sunumunu bitirmiştir.

Boğazici Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) Başyazar/Hakemlerinden Prof. Dr. Murat Türkeş tarafından yapılan “Türkiye’nin Günümüzdeki Ve Gelecek İçin Öngörülen Su İklimi ve Kuraklığı” başlıklı sunumda, Türkiye’de Karadeniz’in bazı bölgeleri hariç yaz kuraklığı yaşandığı, ülkede %60 lık bir bölümün yarı kurak olduğu, yıllık su açığı bulunduğu, İzmir ve çevresinin aşırı kurak bölgede yer aldığı, Türkiye’nin 2050 yılına kadar 3 ila 7 derece daha ısınacağı, yağışların %70’e kadar varan bir oranda azalacağı ifade edilmiştir.

Her iki sunum, https://www.youtube.com/watch?v=3p8CVjXsEMw&list=PLyUT51hkJuf1FJQmEtjA1ISeWBapfPKQQ&index=2adresinde yer almaktadır.

“Suyumuzun Geleceğini Su Havzalarımızı Koruyarak Sağlayabiliriz” başlığıyla aşağıdaki sunumlar yapılmıştır;

Sabancı Üniversitesi’nden Dr. Akgün İlhan,“Kanal İstanbul’un Su Kaynaklarına Etkileri” başlıklı sunumunda; Kanal İstanbul’un yapılması halinde, ilk etapta 73 milyon metreküp suyun ortadan kalkacağını, Terkos gölünün tuzlanması halinde Istranca sistemi su rejiminin bozulacağını, derelerin akış rejimlerinin değişeceğinive toplamda 432 milyon metreküp su kaybı olacağını vurgulamıştır. İlhan, Avrupa yakasını boydan boya kesecek olan kanalın yapılmasıyla, altyapı ve arıtma tesislerinin de önemli kısmının devre dışı kalacağı ifade edilmiştir. Dr. İlhan, nüfusun en yoğun olduğu yerde, İstanbul’un ortasında bir ada kent oluşacağına, şehrin bu bölümü için suda dışa bağımlılığın ve iklim kırılganlığının artacağına dikkat çekilmiştir. Dr. Akgün İlhan, yer altı sularının da kalitesinin düşeceği belirtilmiştir. Dr. İlhan, Kanal İstanbul rotasını bizzat yürüdüğünü anlatarak, bölgedeki doğal güzelliklere ve biyoçeşitliliğe ait fotoğraflar sunmuş ve kanalın yapılmasıyla bu güzelliklerin ortadan kalkacağını aktarmıştır. Dr. İlhan kanal yapılmasa bile, bölgenin yapılaşmadan uzak tutularak korunması gerektiğini belirterek konuşmasını tamamlamıştır.

İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nden Prof. Dr. Alper Baba, “Türkiye’de Su Havzaları Ve Su Kaynaklarının Kalitesini Etkileyen Faktörler, Önlemler ve İzleme Teknikleri” başlıklı sunumunda; yeraltı sularının %55’nin kentlerde kullanıldığına, kasaba ve kırsal kesimin ise su ihtiyaçlarının %99’nu yeraltı sularından karşıladığına, imalat sanayiinin de su ihtiyacının %80’nini yeraltı sularından karşıladığına dikkat çekmiştir. Yeraltı su seviyelerinin manuel ve on-line olarak işlendiğini ve son yıllarda havzalarda büyük düşüşler yaşandığını ifade etmiştir. Prof. Baba, tatlı su havzalarına deniz suyu girişlerinin de büyük problem kaynağı oluşturduğunu belirtmiştir.

Her iki sunum,https://www.youtube.com/watch?v=U-ZzHG75ZFI&list=PLyUT51hkJuf1FJQmEtjA1ISeWBapfPKQQ&index=3adresinde yer almaktadır.

Başkanlar Zirvesi, “Başka Bir Su Yönetimi Mümkün” Manifestosunun İmza Töreni

Öğle arasının ardından, zirveye katılan 11 il büyükşehir belediye başkanı ve diğer 11 ilin belediye başkanları “Başka Bir Su Yönetimi mümkün!” başlıklı manifestoyu görkemli bir törenle imzalamıştır. Bahse konu manifesto EK-B’de yer almaktadır.

İmza töreni ve katılan başkanların konuşmaları, https://www.youtube.com/watch?v=9hAss4_XsHA&list=PLyUT51hkJuf1FJQmEtjA1ISeWBapfPKQQ&index=4 adresinde yer almaktadır.

İkinci Oturum

Zirvede başkanların imza töreninin ardından, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nden Dr. Nicel Saygın’ın başkanlığında başlayan ikinci oturumda, sırasıyla aşağıdaki sunumlar gerçekleştirilmiştir;

Başka Bir Tarım, Başka Bir Tarımsal Su Planlaması Ve Yönetimi Mümkün başlığıyla aşağıdaki sunumlar yapılmıştır;

İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Danışmanı Güven Eken, Kuraklığa Ve Yoksulluğa Karşı İzmir Tarımı” başlıklı sunumunda; ilk olarak tohumu ele almış, tarımı iyi anlamak için tohumu iyi anlamanın, tohumun karakteri, kimliği ve hayattan beklentilerini bilmenin tarım politikasını belirlemek açısından önemli olduğunu belirtmiştir. Bu konuda yapılan hatanın, sabit yaklaşımla işlemlerin mekanik olarak görülmesine bağlı olduğunu vurgulamıştır. Eken tarımın, etkenleri dikkate alınarak yapılması gereken bir tasarım bilimi olduğunu ifade etmiştir. Verim artış odaklı tarımın 60 yıldır ülke tarımını kötüye götürdüğünü vurgulayan Eken, laboratuvar odaklı tohumun her yerde başarılı olmayacağını belirtmiştir. Eken’in vurguladığı ikinci ana etken toprak olmuştur. Anadolu’da toprağa yaklaşımın yanlışlığına dikkat çeken Eken, tarım arazi olarak sadece düz arazilerin ele alınmasının yanlışlığına vurgu yaparak yaygın karakter olan engebeli arazilerin de tarım arazisi olarak kullanılması gerektiğini belirtmiştir. Engebeli arazilerin kullanılmadığı takdirde ya atıl kaldığı ya da maden ocağı açılması gibi verimli toprağı verimsiz hale getiren bir şekilde kullanıldığına değinmiştir. Türkiye’de ova tabanlı tarım politikasından vazgeçilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Eken tarımda üçüncü büyük etkenin sulama olduğunu belirterek, daha çok su daha çok verim anlayışının yanlış olduğuna dikkat çekmiştir. Karadeniz ve Marmara bölgelerinde susuz yetişen mısır üretimi azalırken su isteyen yerlerde mısır üretiminin arttığını vurgulamıştır. Tarımın lokomotifinin ürün planlaması olduğuna dikkat çeken Eken, Ege bölgesi için su istemeyen yem bitkilerine yönelmek gerektiğini ifade etmiştir.  Refah odaklı tarımın konuşulması gerektiğini vurgulayan Eken, başka bir tarım için yerli tohum ve yerli hayvan ırklarının yetiştirilmesi gerektiğini söylemiştir. İzmir için altı aşamalı bir tarım planı yaptıklarını söyleyen Eken, bu aşamaları;

– Ürünün envanteri ve planlanmasının yapılması,

– İmar planı gibi bir tarım arazi planlaması yapılması,

– Üreticinin desteklenmesi,

– Lojistik işleme, pazarlama, (Pazara dökmek yerine paketleyerek pazarlama),

– ARGE çalışmaları

– AGRO Turizmi geliştirmek olarak tanımlamıştır.

 

Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Süleyman Kodal, Türkiye’de Tarımda Su Kullanımı, Sulama Yönetimi Ve Teknoloji Kullanımı başlıklı sunumunda; sulu tarım ile kuru tarımı karşılaştırırken, verim artışından ziyade gelir artışına bakılması gerektiğine dikkat çekmiştir. Sulu tarımda gelir artışının kuru tarıma göre fazla olduğunu belirten Kodal, bu artışın ilgili kurallara dikkat edildiği takdirde kat kat artabileceğini belirtmiştir. Toprak kaynaklarının ve sulanabilir alanların artırılabileceğini belirten Kodal, sulu tarımda üretim faktörleri için Tarım Bakanlığı web sayfasında yer alan “Bitki Su Tüketimi Rehberi”nin incelenmesini önermiştir. Rehberde yer almayan bitkilerin su tüketimi konusunda da üniversitelerinde hazırlanan bir yüksek lisans tezi ve TUBİTAK projesinden yararlandığını vurgulamıştır. Tarımda su kayıpları konusunda, sulama yönteminin belirlenmesine planlama aşamasında karar verilmesi gerektiğini vurgulayan Kodal, örnek olarak centerpiyot sulamaya karar verildiğinde sulanacak bitkilerin bu yönteme göre dikilmesi gerektiğini belirtmiştir. Ağaçaltı mikro yağmurlama sulamanın da faydalı bir yöntem olduğunu belirten Kodal, yüzey altı damlama sulamada ise su kaybının neredeyse sıfır olduğunu vurgulamıştır. Damlama sulamada mutlaka toprak analizinin yapılması gerektiği ifade edilmiştir. Ülkemizde sulama için proje hazırlayanların, kurulum yapanların ve kullanıcıların işlerinde ehil olmadığını belirten Kodal, ziraat fakülteleri kültür teknik bölümü mezunları mühendisler tarafından tarla içi sulama ve drenaj tesislerinin yapılması gerektiğini belirtmiştir. Geçmiş dönemde Ziraat Bankası’nın damlama sulama için destek kredisi verdiğini, ancak projeleri denetlemediği için bu desteklerin verimsiz olduğunu ifade etmiştir. Prof. Kodal sulamada teknoloji kullanımıyla ilgili olarak, insansız hava araçlarının ve sensörlerin uydularla etkileşimli olarak kullanılmaya başlandığını ifade etmiştir.

Türkiye Sulama Kooperatifleri Merkez Birliği Genel Başkanı Ali Halis Uysal, Türkiye’de Tarımsal Su Yönetimi, Sorunlar Ve Çözüm Önerileri başlıklı konuşmasında; 1971’de Türkiye’de ilk sulama kooperatifini Manisa, Akhisar, Beyoba köyünde kurduğunu belirten Uysal, 2000’de kooperatifleri merkez birliğini de kendisinin kurduğunu ifade etmiştir. Türkiye’de su yönetiminin iki kurum tarafından yapıldığını söyleyen Uysal, bunlardan birincisinin sulama kooperatifleri, diğerinin de DSİ tarafından özelleştirilen sulama birlikleri olduğunu belirtmiştir. 2018’de Cumhurbaşkanlığı tezkeresiyle sulama birlik başkanlarının görevlerinden alındığını ve yerlerine kamu personelinin atandığını ifade etmiştir. Tarımdaki sulamanın su sarfiyatında önemli bir yer tuttuğunu belirten Uysal damlama sulama düzeyinin halen %20’lerde olduğunu, bu miktarın artırılması gerektiğini söylemiştir. Türkiye’de ilk yapılacak işin milli su konseyinin kurulması gerektiğini ifade eden Uysal, oluşturulacak bu konseyin her yıl havza, bölge bazında su miktarını tespit etmesi gerektiğini vurgulamıştır.

Yukarıdaki sunumlar,  https://www.youtube.com/watch?v=3TJkZD6O9WU&list=PLyUT51hkJuf1FJQmEtjA1ISeWBapfPKQQ&index=5 adresinde yer almaktadır.

Kullanılmış-Arıtılmış Suları Yeniden Kullanmak; Tarımda, Endüstride Ve Yeşil Altyapıda başlığıyla aşağıdaki sunumlar yapılmıştır;

“Suları Yeraltında Depolamak ve Yeniden Kullanmak Konusundaki Örnek Uygulamalar” başlıklı sunum, ABD’de bulunan GSI Su Çözümleri firmasından Larry Eaton tarafından yapılmıştır.

Larry Eaton ABD’de Portmount Oregon’da faaliyet gösteren bir firma olduklarını, Managed Aquifer Recharge(MAR) sisteminin ABD’de ASR olarak bilindiğini, sistemin tarımda ve belediyeler tarafından kullanıldığını ifade etmiştir. Eaton, MAR sisteminin bir su yönetim aracı olduğunu suyun bol olduğu dönemde yer altında depolanan suyun ihtiyaç döneminde kullanıldığını, bu sistemle bir defada 568.000 metreküp suyun yeraltında depolanabildiğini belirtmiştir. Bu sistemin dünyanın farklı yerlerinde kullanıldığını, maliyetinin yer üstü depolara göre çok uygun olduğunu, MAR sisteminde depolanan suyun  içme suyu veya tarımsal sulamada kullanılabileceğini MAR sisteminin fizibilite çalışmasının 6 aylık, kuyuların test süresinin 1-2 yıllık, bir ve ikinci aşamalar başarılı olduğu takdirde sistemin kurulmasının 2-3 yıllık bir süreyi kapsadığını, sistemin oluşum zamanının beş yıla yakın bir zaman aldığını  ifade etmiştir. Sistem çalıştıktan sonra yıllık bakım ile idamesinin sağlandığını, MAR sisteminin gereksinimleri kapsamında; kış döneminde uygun berraklıkta su kaynağının bulunması ve bu su kaynağının yer altında tutulabileceği uygun ortamda bulunması ve maliyet açısından etkin faydasının olması gerektiğini belirtmiştir. Daha önce inşa edilen MAR projelerinden örnekler vererek sunumunu  bitirmiştir.

“Kentsel Su Yönetiminde Arıtılmış Suların Yeniden Kullanımı: Seçilmiş Örnekler” başlıklı sunum Almanya’da bulunan Birleşmiş Milletler Küresel Su Ortaklıkları İttifakı (UN-Habitat) Bonn Ofisi’nden  Lars Stordal tarafından yapılmıştır.

Lars Stordal, Dünyada kentlerin şu anda nüfusun %50’sini barındırdığını, 2050 yılına kadar kent nüfusunun bir misli daha artacağını belirtmiştir. Su operatörleri ortaklıkları kurmayı hedeflediklerini belirten Stordal, kapasite boşluklarını tespit ederek sorunlara çözüm sağlamayı ve suyun verimli kullanımını sağlamayı amaçladıklarını ifade etmiştir.

Bu hususa örnek olarak, Fas ile Paris’in kurdukları 20 yıllık bir ortaklığı gösteren Stordal, 2000 yılında temel teknik destek alınması için başlatılan bu ortaklığın, birlikte kazanılan tecrübelerden yola çıkılarak 2009 yılında daha kapsamlı hale getirildiğini belirtmiştir. İhtiyaçların karşılanması maksadıyla; eğitimler, laboratuvar çalışmaları, kapasite artış çalışmaları yapıldığını, bölge ofisleri/yerel ofisler  teşkil edildiğini ifade etmiştir. Bu ortaklıkların sonuçlarının çok faydalı olduğunu söyleyen Stordal, ortaklıkların personelin motivasyonunu artırdığını, çalışanların teknik becerilerinin geliştiğini, güvenlik ve hijyen konularında önemli ilerlemeler kaydedildiğini vurgulamıştır. Stordal, bu çalışmalarda yapmaktan ziyade karşılarındakini yapabilir hale getirmeyi amaçladıklarını, dayanışmanın çok önemli olduğunu, maddi bir beklentilerinin bulunmadığını belirtmiştir. Bu çalışmalar sonucunda zamanla danışmanlık hizmeti alanların şu anda danışmanlık hizmeti verir hale geldiklerini ifade etmiştir. Stordal, konuyla ilgili gwopa.org/eu-wops adresini inceleyerek yeni işbirlikleri için kendileriyle temas kurulabileceğini katılımcılara duyurmuştur.

Her iki sunum, https://www.youtube.com/watch?v=50UVnI1IXQc&list=PLyUT51hkJuf1FJQmEtjA1ISeWBapfPKQQ&index=6 adresinde yer almaktadır.

Kentlerde Su Kayıpları, Enerji Maliyetleri İle Mücadele Ve Finansman başlığıyla aşağıdaki sunumlar yapılmıştır;

“İçme Ve Kullanma Su Yönetiminde Bilgi Teknolojileri, Kentlerin Su Kayıpları Ve Su Kullanım Verimliliği” başlıklı sunum Akdeniz Üniversitesi’nden Prof.Dr. Habib Muhammetoğlu tarafından yapılmıştır.

Kentlerde su kayıpları konusuna değinen Prof. Muhammetoğlu, su kayıplarının fiziki ve idari su kayıpları olarak incelendiğini ifade ederek bu ikisinin toplamının toplam su kayıplarını oluşturduğunu belirtmiştir. Faturalandırılmayan su kayıplarının ise, gelir getirmeyen su olarak tanımlandığını söylemiştir.  Türkiye’de faturalandırılmayan su miktarının % 40 olduğunu ifade etmiştir. Bu konuda ülkemizde 2014 yılında çıkarılan ilk yönetmeliğin 2019 yılında güncellendiğini, 2023 yılına kadar su kayıpları alanındaki uygulamaların disiplin altına alınmasının hedeflendiğini vurgulamıştır. Prof. Muhammetoğlu konuşmasında çeşitli alanlardaki su kayıplarından çarpıcı örnekler vermiştir. Su idarelerinin su kayıpları ile ilgili mücadelesine idari su kayıpları ile başlaması gerektiğini ifade etmiştir. Faturalandırılmayan suların da sayaç takılarak işletilmesi gerektiğine işaret eden Prof. Muhammetoğlu, camilere, parklara, itfaiye merkezleri vb.lerine su sayacı takılması gerektiğine değinmiştir.

AFD (Fransa Uluslararası Kalkınma Bankası) Adına;

“AFD’nin Tanıtımı ve Faaliyetleri” konusu AFD Türkiye Ülke Direktör Yardımcısı Emilie Huang tarafından anlatılmıştır.

Emilie Huang,AFD tarafından İzmir’de bir projeye destek verildiğini ifade ederek konuşmasına başlamıştır. Huang AFD’nin sürdürülebilir kalkınma projelerine destek veren, 115 ülkede 77 yıldır faaliyet gösteren, bugüne kadar yaklaşık 4000 projeye katkı sağlayan bir kuruluş olduğunu ifade etmiştir. AFD’nin 2005 yılından bu yana, Türkiye’de 50 projeye 3 milyar Euroluk finansman taahhüdünde bulunduğunu vurgulamıştır. Huang, Türkiye’de 2020-2024 hedeflerine yönelik olarak, finansmanlarının büyük kısmının iklim değişikliği üzerine ayrıldığını ifade etmiştir. Avrupa Birliği hibelerinin de AFD üzerinden kullanıldığını belirten Huang, son dönemde bu kapsamda Türkiye’deki mültecilerin su teminine yönelik bir hibe projesini gerçekleştirdiklerini söylemiştir.

Kentsel Su Yönetimi, Enerji Verimliliği ve İklim Değişikliği” konusu, AFD Türkiye Su Sanitasyon Görev Ekip Lideri Gwenola Michel tarafından anlatılmıştır.

Enerji verimliliğinin su sanitasyon hizmetlerinde büyük rol oynadığını belirten Michel, AFD ile İzmir Sular İdaresi (İZSU) ve Mısır İskenderiye’deki projeler bazında bu konudaki örnekleri sunmuştur. AFD’nin, İZSU ile su kaçaklarının azaltılmasıyla ilgili ikinci projelerinin de olduğunu ifade etmiştir.

“İklim Değişikliği, Yeşil Şehirler, Su Kaçaklarına Yönelik İnovasyon Alanları”konulu sunum, European Bank for Reconstruction and Development(EBRD) yetkilisi Dr.David Tyler tarafından yapılmıştır.

Dr.David Tyler, EBRD nin Londra çok merkezli çok uluslu bir kalkınma bankası olduğunu ve kuruluşun bu yıl 30. yılında olduğunu ifade ederek sözlerine başlamıştır. İklim Değişikliği, yeşil şehirler ve su kaçaklarında innovasyon alanları konularına değinmiştir. Hatay’da mültecilerle ilgili bir projeye dahil olduklarına değinen Tyler, Türkiye’nin iklim değişikliği konularında çok kırılgan olduğunu ifade etmiştir. Faturalandırılmayan suların da dünyanın farklı bölgelerinde olduğu gibi, Türkiye’de de büyük bir oranda olduğunu görüldüğünü belirtmiştir. Yeşil şehirler kapsamında bir çerçeve program uyguladıklarını belirten Tyler, belediyelerin yatırımlarını yaparken stratejik kentsel planlamadaki önceliklendirmelerin doğru bir şekilde tespit edilmesinde çözüm odaklı projelere odaklanılmasını sağladıklarını ifade etmiştir. Tyler, Yeşil şehir eylem planı ve sürdürülebilir enerji programlarıyla bu proje kapsamında 45 şehre destek verdiklerini ifade etmiştir. Ankara ve İzmir’in de bu şehirlerden arasında olduğunu, İstanbul’un da katılmasının gündemlerinde bulunduğunu vurgulamıştır. Tyler, İzmir özelindeki planlamalardan kesitler sunmuştur. İnnovasyon alanında, uydu teknolojisiyle büyük su kaçaklarının tespitine yönelik çalışmalar yapıldığını, atık su ile ilgili dijital çözümler, yapay zeka, müşteri danışmanlığı çalışmaları konularında farklı örnekler vermiştir. Yatırımların önceliklendirilmesinde, geleneksel çözümlerin dışında yaratıcı çözümler aranması gerektiğini belirterek sözlerini tamamlamıştır.

Gelir Getirmeyen Sular ve Enerji Verimliliği” konulu sunum International Finance Corporation (IFC) Baş Yatırım sorumlusu Dany Vardi tarafından yapılmıştır.

Vardi sunumuna IFC’nin tanıtımıyla başlamıştır. IFC’nin Dünya Bankası’na bağlı olarak çalıştığını, su ve atık su alanlarındaki yatırımlar konusunda belediyeler, kamu kurumlarına ve alt yapı hizmet kuruluşlarına destek sağladıklarını belirtmiştir. Gelir getirmeyen yani faturalandırılmayan su konularında daha fazla işletme giderine neden olduğunu, enerji verimliliği de bu husustan etkilendiğini ifade etmiştir. Gelir getirmeyen sularda yeni bir yaklaşıma ihtiyaç olduğunu belirten Vardi, bu konuda bir strateji oluşturması ve bu hususun sürekli olarak geliştirilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Alt yapı hizmet kuruluşları belirli bir sermayeye ihtiyaç duyduğunu ifade eden Vardi, bu sermaye kaynakları çeşitli olduğunu, burada kamu-özel sektör ortaklıklarının daha çok tercih edildiğini belirtmiştir. IFC olarak yeni bir strateji oluşturduklarını söyleyen Vardi, Dünyada 15 kadar su konusunda alt yapı hizmet kurumu seçtiklerini, bunlara ihtiyaç duyulan alanlarda kredi ve danışmalık desteği verdiklerini ifade etmiştir. Türkiye’de bu ülkelerden biri olduğunu vurgulayan Vardi, iklim değişikliği, enerji verimliliği, satın alma gelir getirmeyen su, atık su arıtma konularına öncelik verdiklerini belirtmiştir. Konuyla ilgili Brezilya’dan bir çalışma örneği vererek konuşmasını tamamlamıştır.

Yukarıdaki sunumlar, https://www.youtube.com/watch?v=P6L7t-2jfAw&list=PLyUT51hkJuf1FJQmEtjA1ISeWBapfPKQQ&index=7 adresinde yer almaktadır.

Su Odaklı Kentleşme: Kentsel Planlama, Yeşil Altyapılar, Yağmur Suyu Yönetimi, Doğa Tabanlı Çözümler başlığıyla aşağıdaki sunum yapılmıştır;

Pekin Üniversitesi, Çin’den Prof.Dr. Kongjian Yu,“Sünger Şehirler” başlıklı sunumunda;

Prof.Dr. Kongjian Yu konuşmasının başında, son yirmi yılda yarattıkları taşkına dayanıklı sünger şehirler ve doğa tabanlı çözümleri açıklayacağını vurgulamıştır. Yu, oluşturdukları çözümleri geçmişten gelen bilgilere dayanarak oluşturduklarını, bu bilgi kaynaklarının kirlilik, su taşkınları, kuraklıklar ve salgınlar oluşturduğunu söylemiştir.Prof. Yu, geçmişte yapılan kanallar, barajlar, su arıtma tesisleri denilen gri altyapının sürdürülebilir olmadığını, bu nedenle alternatif çözümlere ihtiyaç olduğunu, doğa temelli bütüncül çözümler geliştirilmesi gerektiğini,bunları ekolojik veya yeşil altyapı olarakifade ettiğini belirtmiştir. Gri altyapıya alternatif olan yeşil altyapının, bütüncül bir sistem desteği sağlayabileceğini, bu konuda aşağıdaki üç zorluğu yenmek gerektiğini vurgulamıştır.

Prof.Dr. Kongjian Yu, birinci zorluk olarak tanımladığı ekolojik altyapıyı yapmak için farklı ölçeklerde yeşil altyapının planlaması gerektiğini, bu hususun bölge ölçeğinde, peyzaj ölçeğinde, şehir ölçeğinde planlarının yapılmasının uygun olduğunu, bu planlamanın yeşil bir sünger gibi hareket sağlamasının yerinde olduğunu ifade etmiştir. Bu şekilde yapılan planlamanın şehre direnç ve dayanıklılık sağladığını, özellikle yağmur suyu yönetiminde suyun tutulması ve temizlenmesi ve su kaynaklarının toplanması için uygun alanlar oluşturduğunu ve şehirde güzellik yarattığını vurgulamıştır. Bu konudaki yöntemin, ekolojik güvenliğin sağlanması için mevcut tehdit alanlarının tespitini, bu kapsamda kültürel varlıkların korunmasının da dikkate alınması gerektiğini, burada ekolojik altyapının önemli olduğunu ifade etmiştir. Prof. Yu yaptıkları uygulamalarda, bölgesel plan oluşturulurken, ekolojik yağmursuyu yönetimini, habitat korumayı, kültürel mirası ve yeşil ulaşım sistemlerini bir araya getirdiklerini söylemiştir. Şehirleşirken doğaya arazinin %20 sini vermeliyiz ki bu kesim suyu tutabilsin diyen Yu, Çinli köylülerin bu hususu yüzlerce yıl önce anladıklarını, zemini düzleştirip borular koymak yerine, doğal alanlar bırakıp kanallar oluşturduklarını, bir peyzaj yaratarak ekolojik bir altyapı, yeşil bir sünger meydana getirdiklerini, bu sayede suyun akışını düzenlediklerini ifade etmiştir.

İkinci zorluğun tasarım ve mühendislikle ilgili yeşil altyapıyı geçmişteki tecrübelere yönelik nasıl artırılacağının, nasıl standarda bağlanacağının tasarımı olduğunu belirten Yu, tasarım ve mühendislikte geçmiş tecrübelerden yararlanabilen doğa temelli yaklaşımlara ihtiyaç bulunduğunu, beş bin yıllık tarım geçmişinde teraslar, göl modelleri gibi örnekler mevcut olduğunu, suyun akışını yavaşlatmak için yüksek rakımlarda gölet ve bent sistemleri yaptıklarını, bu şekilde sünger şehirler yaratarak iklim değişikliğinin sorunlarıyla çok ekonomik bir şekilde başa çıkılabileceğini, bu sistemin çok büyük ölçeklerde uygulanabileceğini, bu kapsamda 200 den fazla şehirde 500 den fazla projeyi test ettiklerini, çoğu Çin’de olmak üzere Rusya, Tayland, Endonezya gibi ülkelerde projeler yaptıklarını belirterek yapılan projelerden örnekler vermiştir. Yu, eski sistemde nehir kenarları beton olduğunu, insanların ve hayvanların suya erişim ve taşkınlar gibi sorunlar oluşturduklarını, yeni planlamada ise betonları kaldırdıklarını, bu alanları doğa temelli bir yapıya kavuşturduklarını ifade etmiştir. Yeni projelerde nehir kaynaklarını teraslandırdıklarını, yeşil alanlar oluşturduklarını, suyun yayılmasına izin verdiklerini, iç göletler yaparak doğa temelli kıyılar meydana getirdiklerini belirtmiştir. Oluşturulan bütün alanları insanlar ve suyla paylaştıklarını ve işlevsel alanlar yaptıklarını söyleyen Yu, Çin’de bulunan  Sanya, Şanghay ve Haiku şehirlerinden konuyla ilgili örnekler vermiştir.

Üçüncü zorluk olarak mevcut politikaların değişmesi gerekli olduğunu belirten Yu, bu kapsamda siyasi çözümler gerektiğini, sistemlerde değişiklik yaparak doğa temelli projelere daha fazla yer vermek gerektiğini, Çin’de dört adet ekolojik mevzuat bulunduğunu, söz konusu mevzuatın değişimlerin sağlanması için örnek alınacak şekilde olduğunu ifade etmiştir. İklim değişikliği etkilerine karşı bir paradigma kaymasının gerekli olduğuna değinen Yu, böyle bir kayma ile şehirlerimizi endüstriyel teknolojiler temelinde nasıl inşa etmemiz gerektiğini düşünmemiz gerektiğini, bunu yaparken geçmiş tecrübelerden de faydalanmamızı, zengin tarihi olan şehirleri korumak için doğa temelli çözümler bulmamızı ve şehirleri bu yönde dönüştürmemizi önermiştir.

Bahse konu sunum, https://www.youtube.com/watch?v=3gsS14zbkRE&list=PLyUT51hkJuf1FJQmEtjA1ISeWBapfPKQQ&index=8 adresinde yer almaktadır.

 

 

23 Mart 2021 İkinci Gün Faaliyetleri

İkinci faaliyetleri kapsamında zirve programı kapsamında, EK-C’de yer alan 17 konu başlığında yuvarlak masa toplantıları yapılmıştır. SUYADER temsilcisi olarak 9 numaralı masada “Su, Yaşam ve Doğa İçin Ekosistemler” konulu toplantıya iştirak edilmiştir.

Yuvarlak masa toplantıları öğleden önce aşağıda belirlenen metodolojiye göre icra edilmiştir.

  • Her katılımcı tarafından, dağıtılan post-it kağıtlara her kağıtta bir öneri olacak şekilde üç öneri konusu yazılmıştır.
  • Öneriler masada kenarındaki yazı tahtasına yapıştırılmıştır.
  • Masa moderatörü tarafından öneriler konulara göre gruplandırılmıştır.
  • Moderatör tekrar ve benzerlikleri elemine ederek teklifleri son haline getirmiştir.
  • Teklifler ana konu başlıkları altında toplanmıştır.
  • Masada konulardan rapora girmesine ve öncelik verilmesine uygun konular oylanmıştır.
  • Masa sonuç raporu yazılarak zirve yönetim birimine teslim edilmiştir.
  • Masalardan gelen tekliflerzirve moderatörleri tarafından değerlendirilerek zirve sonuç raporuna yansıtılmıştır.

Bu sıralamaya göre yapılan 9 nolu yuvarlak masa toplantısında SUYADER temsilcisi olarak, 19-20 Mart 2021 tarihlerinde, derneğimiz tarafından organize edilen, II. Uluslararası Sürdürülebilir Yaşam Kongresinde sunum yapan, Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız’ın önerileri arasından belirlenen üç konu;

  1. Suyun sürdürülebilir yönetiminin bütüncül bir sistem yaklaşımı gerektirdiği,
  2. Su yönetimi için paradigmanın değişmesi gerektiği, geçmişte yapılanların aynısı yapılarak bir şeylerin değişmesini beklemenin mümkün olmadığı,
  3. Ana sınıfından itibaren suyun uygun kullanımı konusunda derslerin verilmesi, bu konuların müfredata eklenmesi,

teklif edilmiş, bunlardan iki ve üç nolu tekliflerin 9 nolu masa sonuç raporunda yer alması sağlanmıştır.

Gerek 9 nolu masa gerekse zirve moderatörlüğü tarafından, sonuç raporlarının mail adreslerimize gönderileceği belirtildiyse de, bugüne kadar şahsıma ulaşan bir bilgi olmamıştır. Ulaşan bilgi olduğu takdirde ek rapor olarak paylaşılacaktır.

Sonuç ve Teklifler

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından, pandemi ortamında gerekli tedbirler alınarak yapılan su politikaları zirvesi başarıyla gerçekleştirilmiştir. Zirveye katılan az sayıda sivil toplum örgütü arasında yer almak, Sürdürülebilir Yaşam Derneği(SUYADER) adına kıvanç verici bir gelişme olmuştur. 

Gerek zirvenin birinci gününde yapılan sunumların içeriği, gerekse ikinci gün yapılan yuvarlak masa toplantılarında gerçekleştirilen beyin fırtınaları açısından zirvenin hedeflediği amaçlara ulaştığı, katılımcı belediye yöneticilerinin ve sivil toplum örgütleri temsilcilerinin, su yönetimi konusunda edindikleri yeni bilgilerle bulundukları yörelere/kuruluşlara faydalı katkılar sağlayacakları değerlendirilmektedir.

Yukarıdaki linklerde bulunan sunumların izlenmesinin, başkanlar manifestosunun okunmasının, hem SUYADER üyelerine, hem de web sayfamızdan ulaşan okuyucularımıza da büyük katkı sağlayacağını kıymetlendirilmektedir.

Bu zirvenin ardından SUYADER olarak;

  • Benzer organizasyonlara en az bir temsilciyle katılımın sağlanmasının,
  • Zirvede yapılan sunumlardan başta;

* Güven Eken’nin,“Kuraklığa Ve Yoksulluğa Karşı İzmir Tarımı” başlıklı sunumunda işaret ettiği tarımdaki öncelikli faktörler konularında,

*Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Süleyman Kodal,Türkiye’de Tarımda Su Kullanımı, Sulama Yönetimi Ve Teknoloji Kullanımı başlıklı sunumunda vurguladığı sulama yönetimindeki hassas çözüm önerileri hususlarında,

*Pekin Üniversitesi, Çin’den Prof.Dr. Kongjian Yu tarafından, “Sünger Şehirler” başlıklı sunumda işaret edilen yeşil şehirlerin ülkemizde de oluşturulması olmak üzere,

SUYADER Yönetim Kurulu tarafından önceliklendirilecek diğer konularda kısa, orta ve uzun vadeli bir faaliyet takvimi yapılarak sürdürülebilir yaşam için planlı çalışmalar yapılmasının,

– Zirveye katılan yerli ve yabancı üniversiteler, uluslararası organizasyonların sürdürülebilir yaşam konusunda faaliyetlerinin izlemeye alınmasının, gerektiğinde bu kurum ve kuruluşlarla temas sağlanarak ortak çalışmalar ve işbirliği faaliyetlerinde bulunulmasının faydalı olacağı değerlendirilmektedir.

Saygılarımla arz ederim.

 

Mücahit Erakyol

SUYADER İzmir Temsilcisi

 

EKLER:

EK-A : Su Politikaları Zirvesi Programı

EK-B : Başka Bir Su Yönetimi Mümkün Manifestosu

EK-C : Yuvarlak Masa Konu Başlıkları

 

EK-A : SU POLİTİKALARI ZİRVESİ PROGRAMI

EK-B: “BAŞKA BİR SU YÖNETİMİ MÜMKÜN!” MANİFESTOSU

 

EK-C : YUVARLAK MASA KONU BAŞLIKLARI

Leave A Comment